Pazarlama ve iletişimde yapay zekânın yükselişi, heyecan verici fırsatların yanı sıra derin soruları da beraberinde getiriyor. Yapay zekâ, veri analizinden içerik oluşturmaya kadar birçok alanda bize yardımcı olurken, insan yaratıcılığının ve duygusal zekânın rolü ne olacak? Müşteri ilişkilerinde insan dokunuşunun yerini algoritmalar mı alacak? Yapay zekâ destekli pazarlama kampanyaları, etik kaygıları nasıl ele almalı? “Human+AI” iş birliği, pazarlama ve iletişimde daha önce hayal bile edemediğimiz sonuçlar doğurabilir mi? Yoksa bu, sektörümüzün temel değerlerini ve iş yapış biçimlerini kökten değiştirecek bir dönüşümün başlangıcı mı?
“Human+AI” tartışması, sadece teknolojik bir mesele değil, aynı zamanda felsefi ve etik bir sorgulamadır. Yapay zekâ, pazarlama ve iletişimde insanlara yeni güçler verirken, bu gücü nasıl kullanacağımız sorusu önem kazanıyor. Yapay zekâ, insanlığın hizmetinde mi olacak, yoksa kontrolü ele mi geçirecek? Pazarlama ve iletişim profesyonelleri olarak, bu dönüşümün ön saflarında yer alırken, sektörümüzün geleceğini şekillendirme sorumluluğunu taşıyoruz. “Human+AI” çağında, insan ve makine arasındaki dengeyi nasıl kuracağız? Bu, sadece pazarlama ve iletişim dünyası için değil, tüm insanlık için kritik bir soru.